ÇORUM MECİTÖZÜ İLÇE MİLLÎ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ

"105. YILINDA ÇANAKKALE" ADLI KOMPOZİSYON YARIŞMASI ÇORUM İL BİRİNCİSİ OLDUK

Çanakkale Savaşlarının 105. yılı dolayısıyla TC. Millî Eğitim Bakanlığı Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen Kompozisyon Yarışmasında İlçemiz Mecitözü Yatılı Bölge Ortaokulu 8/C öğrencisi Kader ASLAN Çorum il birincisi olmuştur. Öğrencimizi tebrik eder, çalışmalarında emeği geçen öğretmenlerimize teşekkür ederiz.



Öğrencimiz Kader ASLAN"ın Kompozisyonu: 

 

"BİR DESTAN DOĞUYOR"


            Derin bir hüzün... Ağıt, haykırış bütün memleketi sarsıyordu.  Top tüfek sesleri kulakları çınlatıyordu. Bütün askerler savaşı kazanmanın peşindeydi.  Savaşın her anını sanki bir düğünmüş gibi beyinlere kazımaktı amaçları. 

            Yıldırım gibi düşen bir hüzün bütün milleti feryat figana boğmuştu. Büyük bir destan yazılıyordu göklere... Kocaman bir yürek! Yaşam Çanakkale askerleri çok büyük sınıyordu. Türk kadını büsbütün onuruyla meydana akın ediyordu. Türk ordusu varını yoğunu gömmüştü bu davaya. Analar, bacılar ağlıyor babalar sevdalılar yol gözlüyordu. Korkmuyorlardı, korkmayacaklardı. Savaşarak ölmek onlar için bir gururdu. Milletin ağız dolu haykırışları bütün memleketi sarsıyordu. Yediveren, biz vatanı çocuklarıyız diyerek sanki bir umut, şiir, türkü olmuştu. Ateşimiz sönmeyecekti.  Öylesine savaşıyordu ki cihan, içindeki bütün öfkeyi kusmuştu. Ama düşmana geçit vermeyecekti. 18 Mart'ın güzel yarınları getireceğine bütün benlikleri ile inanıyorlardı. Tarih büyük bir oyun oynuyordu. Büyük zorluklar, aşılmayacak bir dağ gibi birikmişti. Yorgun bakışlar dağılıyordu.

            Düşman sinsi bir tebessümle, sahte bakışları arasında gülümsüyor, savaşı kazanacağını zannediyordu. O küçük çocukların ağıtları, hıçkırıkları, savaşan yiğitlerin göğsünü gere gere ölüme gitmeleri, kadınların hiçbir şey dinlemeden yurdu kurtuluşa erdirme düşüncesi... Her bir beden devleşiyordu, daha bir hırslı olmuşlardı. Yurdun dört yanında aydınlık, özgürlük, barış yakındır diye seslerini duyurmak istiyordu. Bu bağı hiçbir güç koparamayacaktı. Kalbimizden bir yol açtığımız tüm kapılar,  hep aydınlığı gösterecekti. Huzur içimizi ferahlatacaktı. Yakında derin bir sükûnet ortalığı kaplayacaktı. Çünkü Türk askeri buna inanıyordu. Bir yandan da savaş hala devam ediyordu. Bu donmuş şehri kim güldürebilirdi, kim kahkahasıyla çınlatabilirdi ki. Çanakkale, şen olmak nedir unutmuştu. Bu büyük destana en kör gözler bile duyarak şahitlik ediyordu. Mustafa Kemal, bu büyük destanın büyük kahramanıydı. Sırf ulusu rahat etsin diye kızıl güneşe meydan okuyordu. Toprak her bir can aldığında kolumuz, bacağımız eksilircesine acı çekiyordu millet. Bütün memleket yas tutuyordu. Her Türk yeniden ayağa kalkmak için bir el bekliyordu.    

            Savaşan her Türk kanlı bayrağı göğsüne saklamıştı. Bu savaşta ne Ahmetlerin, Mehmetlerin göğsüne hançer saplanmıştı. Ama hiçbiri bu yolda yalnız yürümemişti. Çünkü onların damarlarındaki asil kan vatanı sahipsiz bırakmayacaklarını bildiği için akıyordu.  Denizler kocaman bir deve dönüşmüştü. Ara sıra bulutların arasından geçen güneş toplumun ensesini bir müddet yakıp gidiyordu. Bugünü yarına çeviren gece kan ağlıyordu. Hain düşman durmak bilmiyordu. Ancak her Türk askeri biliyordu ki her acı elbet bir gün umudun gölgesinde erimeye mahkûmdu. Ama hala hiçbir şey bitmemişti. Birçok şehit kara bulutları gözlerine gizliyor, mermilerin açtığı derin yaraların acıları ecdadın ninnisiyle kayboluyordu. Akıttıkları yaşa kocaman bir ağırlık çökmüştü. Bu kutsal günlerin yemini sulhtu. Bu derin hikâyede yazılan tüm isimler geleceğin çocuğuydu, gururuydu.  Onlar asla unutulmayacaktı. Güneşin yeniden doğacağı umuduyla yeşermeye çalışıyorlardı. Bir ağacın dalı gibiydiler. Her dalda yeni bir umut, hayal. Bu memleketi yaşatacak, nefes verecek kaynak Türk askeriydi. Bir akarsu akan kanları temizlemek hiç de kolay olmayacaktı. O kan bir sefer daha akmasın diye tek ayağı, tek kolu olmayanlar mı, gözleri görmeyenler mi hepsi aydınlığı pençelemişti.

Derin, ferah bir rüzgâr çıkmıştı. Artık yarınlar gülecekti. Bu savaş hiç tartılmadan tarihe yazılmıştı. Konuşarak değil, yaşanarak anlaşılmıştı. Anaların yüzü gülmüş, hasret sona ermişti. Silaha, huzursuzluğa, umutsuzluğa, korkuya bir nihayet olmuştu. "Zafer yakındır" sözü şimdi tam olarak hayat bulmuştu. Artık o kara günler geriye kalmış, güneş bizleri aydınlatıyordu. O kargaşa, gürültü... O yalnızlık duygusu. Bir an bu ızdıraptan sıyrılıp çıkmıştı. Top tüfek sesleri hiç susmazken, dilleri lal olmuştu. Bu savaşı inandıkları için kazanmışlardı. "Yapabilirsin" sözü öylesine kuvvetli bir güçtü ki karşısında hiç kimse duramamış, baş edememişti.  Çanakkale en sadık arkadaşlarından biriydi bu ülkenin. Bu durak hep kardeşin, bacıların, anaların, babaların koruduğu bir aile ortamıydı. Bir sürü el birleşmiş, gönüller bütünleşmişti. Bu memleketin alın yazısı bu destanla bağlanmıştı.

Şimdi 18 Mart gururla, bayrak uğruna şehit düşen askerlerin ağıtlarıyla her yıl anılıyordu. Kudretli bayrağın altında söylenen İstiklal Marşı ile daha bir güç kaplıyordu ortalığı. Yeni neslin al yanakları o hüzünlü suratların yerini alıyordu. El uzatıyordu kara toprağın yüzüne. Sonra tutuyor basının elinden bir damla gözyaşı süzülüyordu. İşte bizim ülkemiz hiç yıkılmayacak bir dağ, hiç usanmayacak kahramanlarla dolmuştu. Çünkü topraklarını seven her Türk bu destanı yaşamaya ve yaşatmaya devam edecekti.

 

  

Kader ASLAN

8/C

Mecitözü Yatılı Bölge Ortaokulu

Tutluk Mahallesi. Şehit Nusret Erdem Caddesi. No1, Mecitözü 19700 ÇORUM - 0 364 461 29 06

MEB © - Tüm Hakları Saklıdır. Gizlilik, Kullanım ve Telif Hakları bildiriminde belirtilen kurallar çerçevesinde hizmet sunulmaktadır.